1- Galatasaray’dan Ankaragücü’ne giden Morutan, Teknik Direktör Emre’nin ağzından kaçırması ile satılık değil kiralık olduğu anlaşıldı. Oysa KAP bildiriminde satılık olduğu yazıyordu. Sonra çıt yok. UEFA’nın bile hesap soracağı bir olay. Çünkü harcama limitine kadar etkiliyor. Bir de SPK tarafı var, TFF tarafı var. Yok mu açıklayacak bir arkadaş?
2- Hatayspor-Fenerbahçe maçında konuk takım seyircisi neredeyse stadı doldurdu. Oysa Galatasaray maçında 1000 küsur taraftar alınmıştı. Keza Gaziantepspor maçında da böyleydi. Bu nasıl oldu? Haksızlık olmuyor mu?
3- TFF’de bir yönetici Galatasaray – Ankaragücü maçı öncesi Eryaman stadının durumu nedeniyle bu maçın Konya’da oynamasını istedi. Hatta çok bastırdı. Ama başka bir durum daha var. Fenerbahçe de Rize’de oynayacağı maçın yine sahanın kötülüğü yüzünden Trabzon’da oynanması teklifinde bulundu. Gülünecek bir teklif. Tabii kabul edilmedi. Bu olay doğru mu? Doğruysa kim bu yönetici?
4- Malum Halil Umut Meler, Beşiktaş-Galatasaray maçını yönetti. Ancak Meler maç öncesi “Ben bu maçı yönetmek istemiyorum” dedi sonra ikna edildi. Doğru mu?
Aslında daha çok soru var. Dediğim gibi hepsi de beyin yakan sorular. Ama cevaplanacağını pek sanmıyorum.
Vicdan ve profesyonellik
Son zamanlarda rakip takımda oynayan bazı futbolcuların çocukluktan beri tuttukları takım tartışmaları var. Tabii ki olabilir. Örneğin ben 20 sene Galatasaray muhabirliği yaptım. Hem de Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazandığı yıllar. O dönemde dahi takım içinde başka takımı tutan futbolcular vardı. İsim vermeyeceğim tabii ki. Ama örneğin otelde camdan cama sarkmadan Sarı-Lacivert diye slogan attıklarına şahit olmuşumdur. Ancak bu adamlar ekmeklerini yedikleri Galatasaray’ın formasını üstlerine giydikleri zaman gözleri ne Fenerbahçe görürdü ne de başka bir takımı. Diyeceğim o ki insanın çocukluktan tuttuğu takım her zaman kalbinin beyninin bir yerinde kalır. Ama gerçek profesyonel adamlar ekmek yedikleri yere hiçbir zaman ihanet etmez.
Bilmem anlatabildim mi?
Eğer ihanet ederlerse vicdanları hayatları boyunca rahatsız eder. Etmezse yapacak bir şey yok. O insan tipi artık başka bir sınıfa giriyor.
Bu paraya değer miyiz?
Yayın hakları mevcut yayıncıya gitti. Sezonluk 182 milyon dolar. Artı KDV yani 218 milyon 400 bin dolar.
Tabii ki herkes daha fazlasını ister. Ama duruma baktığımızda iyi para.
Hiç kimse bu paraları vermez. Neden versin?
Birbirinden kötü, ligin kaderini net olarak etkileyen hakemler, yoldan çıkan yöneticiler, başkanlar, kirlinin ötesinde algı peşinde koşan sosyal medya, özellikle ‘youtuber’lar. Bu konuda CİMER’e yüzlerce şikayet var. (Zaten kısa bir süre sonra lisans zorunluluğu getirilecek). Kin ve nefret aşılayan X hesapları, aşırı düşmanlık ortamı rezil bir hale getiriyor. Saf futbol kayıp. Şimdi böyle bir ortama para yatıran kurumu tebrik etmekten başka çare yok. Adamlar resmen riske giriyorlar. Ligimiz bu parayı hak ediyor mu? Bence etmez.