SERVET YILDIRIM – Bu konferansların 28’incisinde yaklaşık 200 ülkeden gelen bakanlar, liderler, bilim adamları ve iklimciler medyanın eşliğinde iki hafta boyunca Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir araya gelip, toplantılar yaptılar, iklim değişikliğine karşı aksiyonları konuştular. Toplantılar bitti, sonuç bildirgesi yayınlandı ama zirvenin başarılı olup olmadığı konusunda bir mutabakat sağlanamadı.
Genelde COP’lardan beklenti büyük olur. Ve bazılarından çok önemli sonuçlar çıkar, insanlık tarihine damga vurur. Mesela Kyoto’da yapılan COP’ların üçüncüsünde ünlü Kyoto protokolü ortaya çıkmıştı. Paris’te yapılan COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Glasgow’da yapılan COP’ların 26’ncısında ise bazı kritik konularda ilerleme kaydedildi, daha da önemlisi “1,5 derece” hedefi korunmaya devam edildi.
Başarılı oldu, çünkü…
Dubai ise biraz farklıydı. Bir yanda fosil yakıtların devre dışı bırakılmasını bir yanda ise azaltılmasını savunanlar vardı. COP28 bir yönüyle başarılı oldu çünkü şu ana kadar yapılan zirveler arasında fosil yakıtlar konusunda en ileri ifadenin kullanıldığı COP oldu. Dolayısıyla beğensek de beğenmesek de COP28 fosil yakıtlar için sonun başlangıcı olarak anılacak.
Başarısızdı, çünkü…
Diğer yönüyle başarısızdı çünkü küresel sıcaklığın rekor seviyeye ulaştığı ve çok sayıda iklim değişikliği kaynaklı hava olaylarının yaşandığı bir yılda daha somut ve güçlü adımlar atılabilir, kararlar alınabilirdi; petrol, kömür ve gazın tamamen devre dışı bırakılması çağrısı yapılabilirdi. Özellikle fosil yakıt meselesi çok kritik çünkü bilimsel olarak küresel ısınmanın en büyük nedeninin fosil yakıt yani kömür, petrol ve gaz olduğu kanıtlandı. Bilimsel çalışmalara göre küresel sera gazı emisyonunun dörtte üçünden fazlasının müsebbibi kömür, petrol ve gaz. Bundan dolayıdır ki; iklim toplantılarının ana konusu fosil yakıtlarının küresel ısınmadaki rolleri ve bu toplantıların başarı ölçütü ise bu yakıtların kullanımının sınırlanması yönünde atılan adımlardır.
Fosil yakıttan uzaklaşma çağrısı
Dubai’de yapılan COP28 toplantısından beklenti o kadar yüksek değildi, çünkü en üst düzey iklim toplantısı geliri petrolden gelen bir ülkede yapılıyor ve toplantıya dünyanın önde gelen petrol ve gaz şirketlerinden birinin CEO’su başkanlık yapıyordu. Buna rağmen uzun süren tartışmalardan sonra 12 gün süren COP28 fosil yakıtlardan “uzaklaşma çağrısı” ile son buldu.
Bunlar güzel dilekler ama iklimcilerin istediği fosil yakıtların mutlak şekilde devre dışı bırakılmasına yönelik bir ifadenin daha doğrusu kararın metinde açık bir şekilde yer almasıydı. Oysa bu toplantıdan karar değil çağrı çıktı. O da ifade farklılığıyla. Birleşmiş Milletler jargonunda çağrı tarafların “davet edilmesi veya taraflardan ricada bulunmak” anlamına geliyormuş. Bu nedenle metni ve ortaya çıkan sonucu zayıf bulan çok sayıda kişi var.
Başarı için İngiltere’deki COP26’nın başkanlığını yapan Alok Sharma’nın dediği gibi fosil yakıtların terk edilmesi ifadesinin çok açık bir biçimde yer alması ve küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılması amacını tutacak itibarlı bir planın ortaya konulması gerekiyordu. “Buna da şükür” diyenler de var çünkü ilk taslaklarda fosil yakıt konusunda hiçbir şey yoktu.
Olumlu gelişmeler var
Dubai’de başka olumlu gelişmeler de vardı. Mesela ülkelerin iklim hedeflerindeki ilerlemelerin kapsamlı bir değerlendirmesi yapıldı. Bu önemliydi çünkü ülkelerden planlarını ve taahhütlerini güçlendirmelerini isteyebilmek için bir durum tespiti yapılması gerekiyordu. Ortaya çıkan mevcut tabloya göre küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak için sera gazı emisyonlarını yüzde 43 azaltmak gerekiyor ama görülüyor ki, ülkelerin çabaları an itibariyle yetersiz kalmış. Dubai’de bu konuda aksiyon alınması ve 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması ve enerji verimliliğindeki iyileşmelerin ise iki katına çıkarılması istendi.
Karbondioksitten daha fazla küresel ısınmaya yol açan metan gazına yönelik bazı ülkelerden adımlar geldi. Bunların en önemlisi aralarında büyüklerin de olduğu 50 petrol ve gaz şirketinin metan gazı salımını 2030’a kadar sıfıra yakın seviyelere indireceklerini söylemeleriydi. Şimdi iş bunların bir plan açıklamasına kaldı.
Bir de işin parasal boyutu var. Bu tarafta ise Dünya Bankası gelişmekte olan ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmak için 250 milyon dolar başlangıç tutarlı bir fonun harekete geçirileceğini açıkladı. Fonun kaynağı hem petrol şirketleri hem de ülkeler olacak. Bir önceki COP’ta oluşturulan ve gelişmekte olan ülkelere küresel ısınma ile mücadelede yardım edilmesi için oluşturulacak olan kayıp ve zarar fonu konusunda bir çerçeve anlaşma onaylandı. Dolayısıyla fona kim para koyacak ve kimler bu fondan yararlanacak az çok ortaya çıktı. Kağıt üzerinde her şey güzel ama mesele parayı toplayabilmekte. Dubai’de fona katkı için yapılan taahhütler 700 milyon doları aştı. Ancak bu rakamı uğranılan zararın boyutu ile karşılaştırıldığında yüzde 1’i bile bulmuyor. Dolayısıyla bugüne kadar havayı kirleten gelişmiş ülkelerin ellerini ceplerine atıp ortaya para koymaları gerekiyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO hedefleri ve takvimi olan bir yol haritası açıkladı. Hayvancılık, toprak ve su kullanımı ile gıda kaybı ve israfı konusunda acil aksiyon gereken 10 alanı kapsayan bir haritaydı bu. Aynı zamanda 152 ülke Sürdürülebilir Tarım, Dirençli Gıda Sistemleri ve İklim Aksiyonu Deklarasyonu’na imza attılar. Böylece ülkeler karbon emisyonu kaynaklarından olan gıda ve tarımı da ulusal iklim planlarına dahil edecekler ki; bu da ilk defa olacak.
Özetle, Bence Dubai’deki COP28 “dağ fare doğurdu” denilebilecek bir zirve değildi. Umarım COP28’de ortaya çıkan uzlaşmanın arkası gelir. Dubai’de yapılan küresel çağrı yine küresel ölçekte karşılık bulur ve fosil yakıtlar için sonun başlangıcı olur. Böyle bir sona hazırlık için ise yenilenebilir enerji üretimi ve enerji verimliliğini katlanarak artıracak yatırımlar ve adımlar gelir. Bu arada zenginler ve kirletenler ise hem iklim finansmanına katkılarını yaparlar hem de bu işten zarar gören yoksulların kayıp ve zararlarını öderler.