Ağır travmalardan, kırık dökük umutlardan, güvensizlik ve ümitsizlik yaratan sarsıntılı tablolardan sonra çaresizliğin isyanına, aklın ipine tutunuyor Beşiktaş… Portekiz’in kurt hocası Fernando Santos’u getiriyor İstanbul’a…
Siyah-beyazlılarda her şey terse dönüyor. Pozitif enerji yayılıyor stada. Beşiktaş koşar adım, canla başla çalışarak, savaşarak Fatih Karagümrük’ü ağırlıyor evinde… Fernando Santos, sahaya çıkan tüm oyuncularının omuzuna vurdu, ”Ben buradayım, sizinle beraberim” dedi. Bu omuza vurup, fiziksel sevgi darbelerini indirmenin yönetim dilindeki karşılığı şu: “Çocuk, benim için değerlisin. Sana ihtiyacım var!”
İşte futbol takımının sezon içindeki tüm hocalarından beklediği belki de alamadığı mesaj bu…
O mesaj çok iş yaptı dün. Semih Kılıçsoy, Beşiktaş’ın “gol prensi” dün de becerisini ve golünü gösterdi cümle aleme. O gol genel olarak kaçırılacak noktadan, dar açıdan harika bir vuruşla geldi, ayağına sağlık. Sonra bir de Milot Rashica’nınki. Bu Semih’le Rashica, dünkü maçın ortak kahramanlarıydı. Sık sık kanat değiştirerek Karagümrük savunmasının ayarını bozdular. Elbette orta alandaki sevimli haydutları da unutmamak gerekir. Sakatlanan Amir Hadziahmetovic’in nöbetini devralan Demir Ege, Salih, son golcü Gedson… Savunmadaki genç Tayyip Talha ve Zaynutdinov çok uyumluydu. Onur ve Umut… İlle de kaleci Mert. Hepsi alkışı hak etti.
Karagümrük’e de saygılar. Son derece ciddi bir oyun oynadılar..
Futbolda özlem iyi duygudur. Takımları da taraftarı da koşturur. Sonra da hep birlikte coşturur.
Her neyse… Hoş geldin Fernando Santos. Bu arada Obrigado yani… Teşekkürler.